25 Ekim 2018 Perşembe

Geri Dönüşemeyenler

UFO'ların saldırdığı İstanbul © Cihan Engin [1]
Başlığa bakınca bu yazının, başına binbir türlü  felaketlerden biri gelmiş (İngilizce konuşanların post-apokaliptik diye tabir ettiği) bir dünyada geçen ve Tom Cruise gibi karizmatik bir aktörün başrol oynadığı bir film hakkında olduğunu düşünebilirsiniz. Sonuçta, şu noktada nükleer savaş veya UFO saldırısı sonrası, şehirlerin harabeye dönüştüğü, toz bulutlarının havada uçuştuğu, atmosferin artık Dünya'yı koruyamadığı bir resim gözünüzde canlanıyor olabilir. Hadi ben de sanatçı Cihan Engin'in şu yandaki çalışması ile size ve hayal gücünüze biraz daha yardımcı olayım! Gene mi olmadı, ben diyeyim John Connor siz anlayın Ajan Smith!

İşin aslında ise, temel konu hepten farklı olmakla beraber, eğer bu yazının öğütlediğini yapamazsak sonucun az önce hayal ettiklerimizden pek de farklı olmayacağı. Yalnız UFO'lara, nükleer silahlara ya da ne bileyim önüne çıkanı yiyen zombilere (bu noktada Yürüyen Ölüler giriş müziği çalmaya başlar!) ihtiyaç olmaksızın bu sonu bizler hazırlamış olacağız. Sanırım yazı nereye gidiyor, halen kimse anlayamadı. O zaman baştan alalım...

Japonya'da geçirdiğim süre zarfında en çok zorlandığım konulardan biri - ki artık bu süre geride kalıp da eşimle birlikte dönerken bile - çöp atmaktı. Yukarki girişten sonra bazı okuyucularda taşlar yerine oturmuş olabilir ama eminim çöp atmak niye zor olsun diyenler de vardır. Aslında sebep çok basit. Genel kurallar bölgeden bölgeye biraz değişmekle birlikte Japonya'da elinize geçen hemen her türlü çöp atılırken kategorilere ayrılmak zorunda. Temel iki kategori ise geri dönüştürülebilir çöpler ve geri dönüştürülemez çöpler.

Belediyenin İngilizce çöp atma kılavuzundan bir sayfa [2].
Geri dönüştürülemez çöpler (örn. sebze meyve kabukları, yemek artıkları) kendileri hakkında hiçbir şey yapamayacağımız artıklar. Bunlar toplandıktan sonra yakılarak yok edildikleri için genel tabir olarak "yanabilir" çöpler diye adlandırılıyor. Şu noktaya kadar herşey basit. Ben ilk gittiğimde bu "yanabilir" ifadesini dikkate alıp, elime geçen ambalaj kağıtlarını da yanar mı yanmaz mı diye kendi kafamda sorgulamakta ve "yanar bu yanar" diyerek bu çöpler içinde göndermekteydim. Tabi bunun böyle olmadığını kısa sürede öğrendim! Ne demişler zaten bilmemek değil, öğrenmemek ayıpmış...

Şimdi gelelim geri dönüşebilen çöplere. Bu konuda durum çok daha karmaşık. Üst tarafta görülen Sagamihara Belediyesi'nin kılavuzunda en üstteki ilk kategori "yanabilir" çöplere ait. Sonrasında alttaki diğer 5 kategori ise bir şekilde geri dönüşebilen yani öyle kafanıza estiği gibi tutup atamayacağınız çöpler. Ama genel anlamda gündelik hayat içinde başvurulması gereken temel sınıflandırma, kağıtlar, pet şişeler, alüminyum kutular ve plastik paketler şeklinde (Gene belediyenin kılavuzunda üstten 2. ve 3. kategoriler - kalan kategorilere daha gelemedik!). Tüm bunlar kendi içinde ayrı paketlerde toplanıyor ve ayrı günlerde atılabiliyor. Benim yaşadığım Sagamihara'da iş biraz daha kolaydı ve tüm bunları ayrı günlerde çıkarmamıza ve ayrı paketlememize rağmen özel bir çöp poşeti gerekmiyordu. Eşimin de evvelden tecrübe ettiği şekilde Tokyo'da ise özel poşetler satın alıp, kullanmak gerekiyordu.

Japonya'da geri dönüştürülebilen çöpler üzerinde yer alan işaretlerden en sık karşılaşılanları. Soldan sağa: Plastik ambalajlar, kağıtlar (karton kutular dahil), alüminyum kutular ve pet şişeler.
Bu noktada sıkılan okurlar ya da "yahu UFO falan bişeylerle başladık ne ara çöpe geldik" diyen okurlar terk edebilir ama biz yeni başlıyoruz. Elimize geçen ambalajlardır, karton kutulardır bu 4 sınıf içinde ayırdık, atıyoruz dedik. Ama keşke herşey o kadar kolay olsa. Dünyayı kurtarmak ne yazık ki o kadar basit değil. Her millet bizim kadar şanslı doğmuyor ki bir Cüneyt Arkın'ları olsun!

Şimdi örneğin elimizde bir alelade pet su şişesi var. Suyumuzu içtik ve şişeyi atacağız. Kategori aşikar, şişe petlere gidecek. Ama peki o üzerindeki, suyun içindeki minerallerin vs. yazdığı etikete ne demeli? İşte o etiket ve pet şişenin kapağı çıkarılmalı ve plastik ambalajlarla birlikte atılmalı. Aynı şey tabi ki cam şişeler veya kavanozlar için de geçerli. Kavanozların kapağını alüminyumlarla atacağınızı da bi zahmet ben söylemeyeyim!

Biz daha fazla uzatmayalım. Sonuçta bu bir Japonya'da nasıl çöp atılır yazısı değil. Ama gene de bazı akıllarda "peki bu kadar titiz bir şekilde ayırmazsak ve en azından plastik ambalajları yanabilir çöpler ile atsak ne olur ki?" gibi bir soru belirmiş olabilir. Genelde birşey olmuyor, sadece Küremizi biraz daha ısıtmış olmanın vicdani azabı ile başbaşa kalıyoruz. Yalnız çöpleri ayırdık ama doğru şekilde atmadık diyelim. O zaman belediye toplamıyor ve işçiler sizi tüm komşulara rezil edecek şekilde çöpünüzün üstüne not bırakıyor. Aynı şey tabi ki pet şişeleri aleni bir şekilde yanabilir çöplerin arasına sıkıştırdığınızda da başınıza gelebilir. Sonra karşı kapıda yaşayan Japon teyze bana niye gözlerinden kıvılcım çıkarıyormuş gibi bakıyor demeyin!

Çok sıkılanlar için Sagamihara'da sakuralar isimli çalışmam. Yalnız çöplerin geri dönüşmediği bir dünyada böyle bir tablo sadece hayallerimizde yaşayabilir, benden söylemesi.
Çöpleri bu şekilde sınıflandırma ve ayrı ayrı atma bir süre geçip de alıştıktan sonra pek zahmetli bir iş değil. Tabi ki süt, meyve suyu kutusu gibi kartonları açıp kesip ayrı ayrı istifleyip atmak elimize geçeni olduğu gibi çöpe göndermeye nazaran biraz daha fazla zaman ve emek isteyen işler ama gene de yapılabiliyor. Bu tarz bir rutinin tek sıkıcı tarafı sadece haftanın bir günü toplanan belirli çöpleri ( plastik şişeleri sadece cumartesileri atabiliyorsunuz gibi) o gün atmayı unutmak ve bir hafta daha evin içinde onlarla yaşamak oluyor.

Geri dönüştürme ve çöp atma sürecinin esas can sıkan kısmını ise yukarıda görünen belediyenin çöp atma kılavuzunda altta kalan son 3 sıra oluşturuyor. Bunlar 1) karyola, yatak gibi büyük eşyalar; 2) cep telefonu, saç kurutma makinesi gibi elektronik eşyalar ve 3) beyaz eşyalar. Bu eşyaları atmak genelde ya beyaz eşyalar ve büyük eşyalar için olduğu gibi belediyeyi arayıp adam çağırmak ve belirli bir ücret ödemek gerektiriyor ya da cep telefonu benzeri küçük elektronikler için olduğu gibi belirli toplama noktalarına gidip atmayı. Örneğin buzdolabınız bozuldu, tamir ettiremiyorsunuz ve atacaksınız. Bu durumda hem postaneden gidip buzdolabının markasına göre bir pul alıp ödeme yapıyorsunuz hem de belediyeden adam çağırıyorsunuz ki dolaptan kurtulabilesiniz. Ödenen miktar da öyle cüzi bir para değil. Bizim durumumuzda bu toplamda şu anki kurla 300TL'ye yakın bir miktardı sadece bozdolabı için.

        Plastikler cumartesi miydi, metaller ne zamandı derken eviniz bu hale gelebiliyor!          Kaynak: https://ja.wikipedia.org/wiki/ごみ屋敷



Bir çöp atmak için binbir türlü hallere giriliyormuş, bu da ne böyle ben olsam sokağa atar kaçardım diye düşünebilirsiniz. Alemdeki tek uyanık da siz değilsiniz tabi ki! Japonlar da bunu bir şekilde düşünebilir. Ama sonuçta birçok toplumsal dinamiğe de bağlı olarak kimse bunu yapmıyor (ya da çok az kişi yapıyor diyelim). İşin ilginç tarafı, özellikle Tokyo gibi büyükşehirlerde sokakta nerdeyse hiç çöp kutusu olmamasına rağmen [3], insanların yerlere ufak çöpleri de atmaması. Su içtiniz, şişesi elinizde mi kaldı, paşa paşa koyuyorsunuz çantanıza, evinize gelince çöpe atıveriyorsunuz.

Sonuçta yakın zamanda Dünya Kupası esnasında görmüş olabileceğiniz "Japonlar ayrılmadan önce stadı temizledi" tarzı haberler tamamen gerçeği yansıtıyor. Ben onca zaman içinde dağlarından, ormanlarına, parklarından deniz kenarlarına Japonya'nın birçok yerini dolaştım. Hiç çöp görmedim değil tabi ki ama hiç bir zaman ormana atılmış eşyalar ile karşılaşmadım. Ya da ne bileyim piknikçilerin giderken tüm artıkları ağaç altına bırakıp gittiğine tanık olmadım. Yalnız bu sadece küçükten böyle öğretiliyor gibi basit bir olay değil. Bizim mahalle baskısı diye tabir ettiğimiz gerçekleri de göz önüne almak gerek.  

Peki Japon dostlarımız bunu nasıl başarıyor? Veya bahsi geçen toplumdaki dinamikler ne ola ki bu geri dönüşüm sistemi bu denli kusursuz işliyor? Geri dönüştürülen çöplere ne oluyor? Yanlış yapılan hiçbir şey yok mu? Bizler millet olarak aynısını yapabilir miyiz? Birebir aynısını uygulayamasak bile neler yapabiliriz? İşte tüm bunların cevabı da filmimizin pardon yazımızın bir daha ki bölümlerinde. Sonuçta Peter Jackson, bir tek Hobbit kitabından 3 film çıkarmayı başardı. Ben niye bu denli derin bir konuyu tek yazıda anlatıp bitireyim ki! O zaman bir sonraki yazıya kadar size çöpsüz günler... Apti'nin aşağıdaki şarkının konuyla alakasını bilen herkese selamı var! 

 


Kaynakça ve Dipnot

1) Sanatçı Cihan Engin'in bu gibi diğer çalışmalarına ulaşmak için https://www.behance.net/cihanengin
2) Sagamihara Belediyesi'nin bu çöp atma kılavuzunun tamamı 32 sayfa! Meraklılar şu internet adresinden indirip göz gezdirebilir: http://www.city.sagamihara.kanagawa.jp/_res/projects/default_project/_page_/001/008/347/english.pdf
3) Merak edenler için Japonya'da sokaklarda çok az çöp kutusu olmasının sebebi birkaç başka neden de olmakla birlikte 1995 yılında Tokyo metrosunda gerçekleştirilen terör saldırısı olarak gösteriliyor. Benzer saldırıları önlemek adına önce istasyonlardaki sonra da sokaklardaki çöp kutuları birkaç hafta içinde kaldırılmış. Daha fazla bilgi için: http://jpninfo.com/54373

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder