29 Kasım 2014 Cumartesi

Bir Bilim Serüveni: Abbasiler'den Uzay'a


Bakın size bir hikâye anlatayım...

1799 yılında Napolyon'un Mısır seferi sırasında Pierre-François Bouchard adında bir asker, zamanında Osmanlılar tarafından Fort Julien kalesinin inşaatında kullanılmış bir taş fark eder. Taşın üstünde aynı metin Mısır Hiyeroglifi, Mısır Demotik alfabesi ve Antik Yunanca olmak üzere üç farklı şekilde yazılmıştır. Osmanlılar’a yardım eden İngilizlerin Mısır'ı ele geçirmesi ile taş yazıt da İngilizler'e geçer ve British Museum'da sergilenmek üzere Londra'ya götürülür. 1802'den beri müzede sergilenen taş, en çok ziyaretçi çeken objelerden biridir. Peki, neden bu kadar önemli bu taş diye soracak olursanız, Mısır hiyeroglifleri Jean-François Champollion [1] tarafından bu taşın üzerindeki yazıların deşifre edilmesiyle çözülmüştür. Champollion, öncüsü Thomas Young’ın yaptığı çalışmalardan da faydalanarak 1822 yılında hiyeroglifleri çözmüş ve mısırbiliminin kapılarını açmıştır. 

Harun Reşid 700lü yılların sonunda yaşamış ünlü bir Abbasi halifesidir. İktidarı döneminde İslam dünyası hızlı bir yükseliş yaşamış, hüküm sürdüğü topraklarda bilim, kültür ve din altın çağına erişmiştir.  Bağdat bu dönemde kültür, bilim ve ticaretin merkezi haline gelmiş ve sonrasında da 13.yy'daki Moğol istilasına kadar önemini muhafaza etmiştir. Bizler ve batılılar Harun Reşid'i daha çok Binbir Gece Masalları'ndaki hikayelerden tanırız. Zamanında özellikle Bağdat'ta refah o denli artmıştır ki kimisi gerçeklere dayanan ama çoğu da kurgu olan birçok hikaye türemiştir, entellektüel kimliği ile de ön plana çıkan bu hükümdar ve saray çevresi hakkında. Gerçeğe dayandığına inanılan hikayelerden birinde Harun, Avrupa'nın Babası olarak anılan [2], Roma İmparatorluğu'ndan sonra Batı Avrupa'yı ilk defa birleştirebilen Kutsal Roma Cermen İmparatoru Şarlman'a bir otomatik su saati hediye eder. Her saat başında bronz topların bir kaseye düştüğü ve kapıların ardından şövalyelerin çıktığı bu mekanik saatin Avrupa'da eşi görülmemiştir ve Şarlman'ın sarayında büyük yankı uyandırır.

Harun Reşid Şarlman'ın kafilesini kabul ediyor [4]
Harun Reşid zamanının bilim alanındaki en kaydadeğer gelişmelerinden biri Bağdat'ta Beyt-ül Hikmet'in yani Hikmetler Evi'nin kurulmasıdır. Harun'un oğlu Memun zamanında daha da büyüyüp gelişen bu ilim yuvası çok geniş bir coğrafyanın dört bir tarafından gelen bilim adamlarına yuva olmuş ve İslam dünyasının bilim alanında çığır açan yeniliklere ulaşmasını sağlamıştır. Önceleri Hintçe, Yunanca, Latince, Farsça eserlerin Arapça'ya çevirisi ile başlayan çalışmalar, sonrasında bilim adamlarının kendi özgün fikirlerini üretmesi ile devam etmiş ve astronomiden matematiğe, kimyadan coğrafyaya birçok alanda önemli eserlere imza atılmıştır. Aynı zamanda da bir kütüphane vazifesi gören bu enstitüdeki kitap sayısı 9yy. ortalarında dünyanın başka hiçbir şehrinde rastlanamayacak miktardadır [5]. Beyt-ül Hikmet'te yetişen bilim insanlarını saymakla bitiremeyiz ama birkaç örnek vermek gerekirse; astronomi ve filozofi başta olmak üzere birçok farklı alanda çalışmış Kindi (9.yy.), cebirin ve bilinmeyen "x"in babası Harezmi (8-9.yy), çizdiği şemalar ve tasarladığı makineler ile biz mühendislerin ustası El-Cezeri (12.yy).

Harun Reşid döneminde bilim çalışmaları sırf Beyt-ül Hikmetle de sınırlı değil. Mesela, Harun'un sarayında kimyacı olarak bulunmuş, Harran Medresesi'nde müderrislik yapmış, modern kimyanın kurucularından kabul edilen Câbir bin Hayyân var [3].

Hayyân'ın "Simya" kitabının Latince baskısı önkapağı [6]
Şimdi yavaştan hikayemizin sonlarına yaklaşalım. Geçtiğimiz haftalarda bilim dünyasını, özellikle de uzay alanında çalışan insanları epey heyecanlandıran bir gelişmeye imza atıldı. Avrupa Uzay Ajansı'nın 2004 yılında fırlattığı Rosetta uzay aracı 67P/Churyumov–Gerasimenko kuyrukluyıldızını yakaladı ve Philae isimli robot iniş aracı 12 Kasım 2014'de kuyrukluyıldızın yüzeyine kontrollü iniş gerçekleştirdi. Dünya'dan milyonlarca kilometre ötede gerçekleşen bu randevu Dünya'nın ve yaşamın yapı taşlarını anlamak açısından büyük önem taşıyor. Kuyrukluyıldızlar ve astreoidler gezegenlerin ve uyduların oluşumundan arda kalan gök cisimleri. Bu nedenle bir nevi zaman kapsülü vazifesi görüyorlar. Yakından incelenmeleri durumunda evrenin sırları hakkında birçok gizin aydınlanacağı şüphesiz. Bu nedenle de Japonya Uzay Araştırma Ajansı'nın bir ilki başararak, 2010 yılında Itokawa astreoidinden Hayabusa uzay aracı ile parçacık toplayıp Dünya'ya getirmesi ile başlayan ve Rosetta ile ivme kazanan bu ve benzer araştırmaların gelecek senelerde de süreceği şüphesiz. 

Rosetta'nın kamerasından 67P/C-G Kuyrukluyıldızı [8]
Söz konusu uzay araştırmaları ve gökbilim olunca tabi ki diğer bilim alanlarından olduğu gibi herşey sıfırdan başarılmıyor, Rosetta görevinde çalışan bilim insanları da kendilerine miras kalanın üzerine koyarak başarıya ulaştılar. Belki bilmeseler de zamanında Beyt-ül Hikmet'te yapılmış birçok çalışma da yaptıklarının temelinde bir yerlerde yatıyor. Ama Harun Reşid ile Rosetta'yı bağlayan bir başka nokta daha var...

Harun Reşid yaklaşık 880 yılında Nil deltasında bir kale inşa ettirir ve varolan bir kasabanın üzerinde ufak bir şehir kurar [7]. Şehir kurucusuna ithafen Reşid ismi ile anılır. Memlûkler ve Osmanlılar zamanında önemli bir ticaret merkezi olan bu şehir zamanla İskenderiye'nin gölgesinde kalmasına rağmen hala varlığını sürdürmektedir. Nedendir bilinmez Napolyon'un seferi sırasında Fransızlar belki de sadece dilleri buna döndüğünden şehre kendi dillerinde "küçük gül" manasına gelen Rosetta ismini takarlar. İşte ilk paragrafta bahsi geçen ve Mısır hiyerogliflerinin çözülmesini sağlayan taş bu şehirde bulunmuştur ve Rosetta Taşı diye isimlendirilir. Gerisini tahmin etmek pek zor olmasa da ben gene de yazayım. Nasıl ki Rosetta Taşı hiyerogliflerin çözülmesine olanak sağlayıp tarihe dair birçok gizi aydınlatmıştır, kuyrukluyıldıza gönderilecek bir uzay aracının da benzer şekilde evrenin gizlerini aydınlatacağını düşünen Avrupa Uzay Ajansı, uzay aracına taşa atfen Rosetta ismini takmaya karar verir. İniş aracı da benzer şekilde gene hiyerogliflerin çözülmesinde aracı olmuş Philae dikilitaşına atfen Philae ismini almıştır.

İşin özünde Rosetta uzay aracının isim babası Harun Reşid dememiz biraz abartı olur ama kim bilir belki de zamanında Fransızların dili dönse hiyerogliflerin çözülmesinde kullanan taş Reşid Taşı, kuyrukluyıldızı kovalayan uzay aracı da "Reşid" olacaktı. Gene de ben derim ki biz işimizi Avrupalılar'a pek bırakmayalım ve kendi uzay araçlarımıza kendimiz isim verelim; Harezmiler, El-Cezeriler ve dahası Arflar, Gürseyler hakettikleri gibi uzayın derinliklerinde dolaşıp bize evrenin gizlerini göstersinler. Amerika'yı değil ama yeni dünyaları ancak bu şekilde keşfedebilir, tarihi uyduran değil, yazan olabiliriz.


Kaynakça

1) Wikipedia "Jean-François Champollion" Makalesi, http://en.wikipedia.org/wiki/Jean-Fran%C3%A7ois_Champollion.
2) Wikipedia, "Charlemagne" Makalesi, http://en.wikipedia.org/wiki/Charlemagne
3) Wikipedia, "Jabir ibn Hayyan" Makalesi, https://en.wikipedia.org/wiki/Jabir_ibn_Hayyan
4) Julius Köckert, kanvas üzerine yağlıboya (1864) Münih, Maximilianeum Foundation
5) Wikipedia "House of Wisdom" Makalesi, http://en.wikipedia.org/wiki/House_of_Wisdom
6) Geber (Câbir bin Hayyân). Alchemiae Gebri. Bern, 1545, http://www.scs.illinois.edu/~mainzv/exhibit/geber.htm
7) Rosetta Stone, http://www.byui.edu/special-collections/exhibits/rosetta-stone
8) Credit: ESA/Rosetta/NAVCAM, CC BY-SA 3.0 IGO, Courtesy of ESA, https://www.flickr.com/photos/europeanspaceagency