21 Temmuz 2014 Pazartesi

Dünya'nın Dört Bir Tarafından Üsküdar'a Yol Gider

İstanbul'dan Üsküdar'a yol gittiğini biliriz de dünyanın dört bir tarafından Üsküdar'a giden yollardan haberdar mıyız acaba? Öncelikle bilmeyenler için İstanbul'dan giden yoldan söz edelim. Eski bir İstanbul türküsüdür "İstanbul'dan Üsküdar'a Yol Gider". Türkünün kökeni bilinmez ama Refî Cevad Ulunay'a göre türküyü Balıkçı Ethem, yakalanıp da Üsküdar cezaevine götürülürken yakmıştır. Ethem, kelepçeleri çok sıkmış ve kendisini peşisıra sürükleyen çavuşlara isyan etmektedir "yandım çavuş yandım senin elinden, çok sallanma kasatura da fırlar belinden" diyerek [1,2]. 

Bu yazının hikayesi aslında Japan Times'ın internet sitesinde 1950 ve 60'larda Japonya'da rockabilly müziği hakkında bir makale okumamla başladı. Rockabilly içinde Amerikan halk müziği - country, blues - ezgileri barındıran bir çeşit erken dönem rock and roll müzik türü. Elvis bu müziğin başlıca temsilcileri arasında. Rock and roll müziğine ilgim ve eski Japon şarkılarının hoşuma gitmesi nedeniyle makalede bahsedilen isimleri araştırmaya başladım ve enteresan bir sonuçla karşılaştım. Bu şarkıcılardan biri, Michiko Hamamura, zamanında Üsküdar'a Gider İken şarkısının Japoncasını seslendirmiş [3] . Sözler ve müzik oldukça farklı, aşağıda, kaynakça kısmında verilen linkten bir göz atmanızı tavsiye ederim. Epey bir araştırmama rağmen, bu videodan başka bir kayıt veya şarkının ne zaman, hangi singleda seslendirildiğine dair bir belge bulamadım. Yalnız aradaki "Oh well, that's Turkey" diye sonlanan İngilizce sözler beni bir başka Üsküdar'a Gider İken kaydına yönlendirdi. 

Eartha Kitt, Amerikan aktris, şarkıcı ve kabare sanatçısı ilk olarak 1953 yılında "RCA Victor Presents Eartha Kitt" adlı albümünde şarkıyı "Uska Dara - A Turkish Tale" ismiyle seslendirmiş (aşağıdaki videodan dinleyebilirsiniz) ve sonrasında da başka albümlerine de koymanın yanısıra birçok kabare gösterisinde kullanmış. Japon şarkıcının şarkı arasında söylediği İngilizce sözler birebir Eartha Kitt tarafından da söyleniyor. Bu da büyük ihtimalle, o dönemde Japon şarkıcılardan bazılarının Amerikan şarkılarını tekrar yorumladıkları göz önüne alınırsa, Michiko Hamamura'nın şarkıyı ilk olarak Eartha Kitt'den duyduğu ve üstüne Japonca sözler yazdığı manasına geliyor. 

 
Eartha Kitt /  Uska Dara - A Turkish Tale

Şarkıyı tek seslendiren Japon şarkıcı, Michiko Hamamura değil. Daha yakın tarihte, 2008 yılında, Sizzle Ohtaka "Serenade" isimli albümünde yer vermiş şarkıya. Zaten albüm tümüyle Türkiye'ye adanmış ve Üsküdar'a Gider İken'in yanısıra "Semah" ve "Aygız" gibi diğer şarkıları da içeriyor [4]. Açıkçası Hamamura'nın yorumuna nazaran bu yorum benim daha çok hoşuma gitti. İstanbul'dan görüntüler eşliğinde hazırlanan video da oldukça hoş olmuş. 

 

Sizzle Ohtaka / Uskudar'a Gideriken  

Şarkının farklı ülkelerdeki bilinirliği tabi ki bununla sınırlı değil. Aslını soracak olursanız
hikâye yeni başlıyor; kahvemizi alalım ve arkamıza yaslanalım.

Katip (1968) [5]
Öncelikle şarkının sözlerini şöyle bir hatırlayalım: “Üsküdar’'a gider iken aldı da bir yağmur / Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur/ Kâtip uykudan uyanmış gözleri mahmur...” Şarkının bir İstanbul türküsü olduğu aşikar. Bestesinin nerden geldiği ve dahası sözlerinin kime, ne zaman ve kim tarafından yazıldığı ise oldukça çetrefilli bir konu. İlk duyulduğu zaman Üsküdarlı bir hanımefendi tarafından yakışıklı mı yakışıklı bir
kâtip için söylendiği düşünülebiliyor; aynı Ülkü Erakalın'ın yönettiği,  Sadık Şendil'in senaryosunu kaleme aldığı ve Sanat Güneşimizin başrolünde oynadığı 1968 yapımı "Kâtip" filminde olduğu gibi. Bizler de kâtibi gözümüzde canlandırmak için Zeki Müren'in gençlik yıllarını düşünebiliriz, zaten uğrunda şarkı yazılması için insanın az biraz yakışıklı olması lazım değil mi? Bir nebze eski İstanbul havası almak için izlenilesi bir film...

Bu hikayenin genelde kabul gören şekli. Bugün Üsküdar'da Selâmsız semtinde bulunan Katibim Aziz Bey Sokağı'na yolunuz düşerse Katip Aziz Mahmut Bey'in kagir evini görebilirsiniz. Kendisi zamanında evin tam karşısında bulunan Selâmi Ali Efendi Tekkesi'nin şeyhlerinden Mahmut Bey'in oğludur ve mezarının da tekkenin haziresinde olduğu düşünülmektedir. Üsküdar İcra Dairesi Başkâtibi olan Aziz Mahmut Bey son derece yakışıklı ve iri yapılı bir zat-ı muhteremdir, elleri ve gözlerinin güzelliğinin dillere destan olduğu söylenir. Başında hafif eğik fesi, kolalı beyaz gömleği, setre pantolonu ve parlak rugan potinleri ile bu eski İstanbul Efendisi'nin çok canlar yaktığı rivayet edilir. Naciye, Esma, Seyyide Ayşe ve Fatma isimli hanımlarla evlenen Aziz Bey, 52 yaşında vefat etmiştir. Seyyide Ayşe Hanım'ın Hasan Rıza Paşa'nın cariyesi olduğu ve Paşa'nın vefatından sonra Aziz Bey ile evlendiği söylentisi halk arasında yaygındır. İşte gene rivayete göre türkünün sözlerini Seyyide Ayşe Hanım, Aziz Mahmut Bey için yazmıştır [6].

Diğer bir rivayeti ise İstanbul tarihinden anlattığı öyküler ile haklı bir üne sahip Reşat Ekrem Koçu aktarır ve hiç de beklediğimiz gibi bir hikâye değildir. Reşat Ekrem Bey'in aktardığına göre Abdülmecid döneminde II. Mahmut'un yaptığı Avrupai kılık kıyafet inkılâbı sivil memurlar için de zorunlu kılınmış. Bunun üzerine sokakta pantol ve setre ile dolaşmaya başlayan kâtipleri ise halk pek bi garipsemiş. Zamanın külhanbeylerinden biri işte bu katipleri dalgaya almak için Katibim türküsünün sözlerini yazıvermiş. Peki, beste nerden gelmiş diye soracak olursanız, onun hikayesi daha da ilginç. Gene Reşat Ekrem Bey'in anlattığına göre Kırım Harbi sırasında İstanbul'a gelen yabancı askerler Selimiye Kışlası'nda konaklamaktaymış. Bu askerler arasında yer alan İskoç Alayı'nın bir bestekârı şarka giderken ufak bir marş bestelemiş. İşte halkın o günlerde çokça enteresan bulduğu ve etek giymeleri nedeniyle donsuz asker dedikleri İskoçların yaptığı bu beste sonrasında bizim külhanbeyine ilham kaynağı olmuş [7, 8].

Ben ise Reşat Ekrem Koçu'nun aktardığı hikayenin açıkçası pek doğru olduğunu düşünmüyorum. Bunun en büyük sebebi de şarkının geçmişine yönelik yapılan araştırmaların bizi bambaşka boyutlara sürüklemesi.

Gezintide Kadınlar - Osman Hamdi (1887)
Öncelikle sözler bilinen bir nağmenin üzerine sonradan yazılmış, bunu kabul etmek gerek. Genel anlamda sözleri düşününce ise katibi tenkit eden birinden ziyade, katibe beğenisi olan bir hanım tarafından dile getirilmiş olması daha olası. Benim düşüncem, söz edilen zamanda Reşat Ekrem Bey'in aktardığı gibi Avrupai giyime karşı bir eleştiri olduğu ve bunun tarihçiyi hikaye konusunda yanlış yönlendirdiğidir. Belki şarkının sözlerinde  "katip benim ben katibin el ne karışır" denmesinin sebebi de sözleri yazan hanımın bu tenkite karşı çıkması ve kendisinin ne olursa olsun katibi beğendiğini dile getirmesidir. Gene de tabi ki hikayeyinin doğrusunu kesin bir kaynak olmadığı sürece tam anlamıyla bilemeyiz ve aktardıklarımız kişisel kanaat olmaktan öteye gidemez.

Beste konusuna gelecek olursak ise, yaptığım araştırmaların beni götürdüğü bir gerçek var ki, bu da bestenin aslının Sefarad Yahudilerine dayanıyor olabileceği; farklı kişiler tarafından da kaynak bu şekilde gösterilmekte [9].  Bizlerin bir İstanbul türküsü olarak bildiği şarkı dünyanın dört bir tarafında farklı şekillerde, farklı dillerde söyleniyor. Yoğunluk olarak ise şarkıya Akdeniz ülkeleri, Orta Doğu ve Balkanlar da rastlanılmakta. Benim düşüncem 1492'de göçe zorlanan Sefaradlar ile Osmanlı coğrafyasına gelen bu ezginin, İmparatorluk'un gücü altındaki tüm coğrafyaya zamanla yayıldığı ve her millet tarafından benimsendiği. Bu görüşümün güçlü olmasını engelleyen tek sebep şarkının, söylendiği tüm coğrafyalarda (özellikle Balkanlar'da) benzerliğini yitirmemiş olması. Bu durum şarkının veya en azından tüm Osmanlı coğrafyasına yayılmasının daha yakın tarihli olabileceğini (muhtemelen 19yy.) işaret ediyor. Bu anlamda bir teori şarkının, librettosu Takvor Nalyan'a, müziği de Dikran Çuhaciyan'a ait 1875 tarihli "Leblebici Horhor Ağa" operetinde ilk defa söylenmiş olma ihtimalidir [10]. Bu operet Yunanca ve Ermenice dahil birçok farklı dile çevrilmiş ve bu dillerde de oynanmış olduğundan şarkının yayılmasına vesile olmuş olabilir. 

Dilerseniz bu noktada ezginin ve şarkının farklı yorumlarına şöyle bir göz atalım (burada bulabildiğim kadarıyla bu yorumların videolarını açıklamaların yanına eklemeye çalışacağım).

I) Ezgi ve kullanılan enstrümanlar değişmekle birlikte "Üsküdar'a Gider İken"in sözleri en çok kullanılan sözler. Kimi zaman da Arapça, İbranice, Yidiş, Ladino (Yahudi İspanyolcası), Yunanca gibi farklı dillerdeki sözler ile birlikte söyleniyor. Burda aktardıklarım sadece bir seçki, bunlar haricinde birçok sanatçımızın yorumu internette kolaylıkla bulunabiliyor.

a) İstanbul türküsü yorumu, Safiye Ayla 
(https://www.youtube.com/watch?v=m5P4ozbslvg)

b) Bir başka İstanbul yorumu, Zeki Müren
(https://www.youtube.com/watch?v=BQYoSydHgf0)

c) Seferad yorumu, İspanyol Mediterránea Grubu
(https://www.youtube.com/watch?v=2wR1Z4oUnX8)

d) Farklı kültürlerden şarkıları seslendiren Amerika orijinli jaz grubu Pink Martini'nin yorumu
(https://www.youtube.com/watch?v=EPRXwW79pGs) 

II) Fel Shara (Sacred - Kutsal Shabbat) anladığım kadarıyla şarkının en eski yorumlarından biri. Fakat orjinal sadece İbranice (veya Ladino) sözleri ile söylenen Fel Shara isimli bir yoruma rastlamak mümkün değil. "Fel Shara" olarak farklı dillerin karışımı şeklinde söylenen bir yorum mevcut.

a) Fel Shara, KlezRomy (İtalyan grubu)
(https://www.youtube.com/watch?v=xeZytVePpPc

b) Enstrümantel Sacred Shabbat, Loreena Mc Kennitt (Sanatçının ülkemiz müziğinden esinlenmeleri nedeniyle Türk ezgilerine daha yakın bir yorum).
(https://www.youtube.com/watch?v=eKcYrdX5j08)

III) Şarkı Balkanlar'daki hemen hemen her ülkede farklı yorumlara sahip. Bu anlamda güzel bir kaynak Adela Peeva isimli Bulgar bir yönetmenin Türkiye'den başlayarak Balkanlar'da bu şarkının izini sürdüğü "Bu Şarkı Kimin?" isimli belgesel [11] (İnternette "Whose is this song?" ismiyle aratıp bulabilirsiniz). Trajikomik olan ise insanların karakter olarak birbirine benzemesine ve bu coğrafyadaki sınırların anlamsızlığına rağmen, özellikle 20.yy'da aşılanan yapay milliyetçilik ile herkesin şarkıyı sahiplenmesi ve başkalarının olabileceğini inkar etmesi. 

a) Yunanca, Από ξένο τόπο (Yabancı Diyarlardan), Glykeria
(https://www.youtube.com/watch?v=56CCISecE_U)

b) Yunanca bir diğer yorum, Έχασα μαντήλι (Mendilimi kaybettim)
(https://www.youtube.com/watch?v=vfzyCo5_SeA)

c) Yunanca bir diğer yorum, Από την Αθήνα ως τον Πειραιά (Atina'dan Pire'ye)
(https://www.youtube.com/watch?v=t4AdS-n3EMY)

d) Selanikli Sefaradlar'a ait Ladino yorum, Selanik entero yo lo camini (Tüm Selanik'i senin için dolaştım). Selanik, İspanya'dan göçen Seferadların ilk yerleştiği şehirlerden biri olduğundan bu yorumun şarkının ilk yorumlarından biri olma ihtimali oldukça yüksek.
(https://www.youtube.com/watch?v=M-8BVVdIVvc)

Selanik, Beyaz Kule.

e) Boşnakça, Pogledaj me Anadolko (Bana Baksana Anadolu Kızı), Himzo Polovina
(https://www.youtube.com/watch?v=kAYF-UM35HI)

f) Boşnakça ilahi yorumu, ZasTo suza u mom oku (Niçin gözlerim ağlıyor?)
(https://www.youtube.com/watch?v=J_Tr_qTevaM)

g) Bulgarca, Ясен месец веч изгрява (Parlak ay ışıldamakta) 
(https://www.youtube.com/watch?v=NxYrIEe36Lo)

h) Makedonca, Ој, ти Пацо Дреновчанке (Hey sen Drenovčanke'li çocuk), Gogo Zafirovski
(https://www.youtube.com/watch?v=GqGGKjpf8J0

i) Sırpça, Ruse kose curo imaš (Sarı saçlı), Gordana Lazarević
(https://www.youtube.com/watch?v=UsE-RBYoyVI) 

j) Sırpça bir diğer yorum, Poletela dva bijela goluba (İki kuğu), Rado Stojadinović
(https://www.youtube.com/watch?v=57a5J4RWXac) 

IV) Ortadoğu'da ve Yakın Asya'da başta Arapça olmak üzere şarkının farklı yorumlarına rastlamak mümkün. Bunların büyük bir kısmı, ezginin daha oryantal öğelerle süslendiği yorumlar.

a) Mısır, Arapça, Ya Banat Iskandaria (İskenderiye Kızları)
(https://www.youtube.com/watch?v=GAQSUNoQRxg)

b) Irak, Arapça, Muwashah "Lughat al-'Urb Idhkurina", Yusuf Omar
(https://www.youtube.com/watch?v=1sCvM5tdPDw)

c) Pakistan, Urdu, Ishq Kinara, Zoe Viccaji
(https://www.youtube.com/watch?v=Pxds9ELol1A) Türkçe yorum ile birlikte

d) Bengal, Urdu(?), Shukno Patar Nupur, Anuradha Pardowal
(https://www.youtube.com/watch?v=dJ0wLCQ-CDY)

V) Bunlar haricinde Ermenice, Rusça, İspanyolca, İtalyanca gibi farklı dillerdeki yorumların da yer aldığı konser kayıtları mevcut. 

a) İspanyol (Katalan) şef Jordi Savall'ın bir konserinden olan bu kayıtta sırasıyla Yunanca, Arapça (yukarıda verdiğim yorumlardan farklı, ismi Ghazali), İbranice, Ermenice ve Ladino yorumlarını dinleyebilirsiniz. Benim en sevdiğim kayıtlardan biri bu.
(http://vimeo.com/42900088)

b) Türkçe yorumu da içeren bir başka Jordi Savall konseri.
(https://www.youtube.com/watch?v=_OMh0u-ir9w)

c) Makedon televizyonunda Makedonca (yukarıda verdiğim Makedonca yorumdan farklı, ismi Oj Devojche), Türkçe ve Fel Shara yorumunu (farklı dillerdeki yorum) içeren bir konser kaydı.
(https://www.youtube.com/watch?v=MrqW5crcWko) 

VI) Yazının başında bahsi geçen Eartha Kitt yorumu ve Japonca yorumlar gibi "Üsküdar'a Gider İken"den (yani bildiğimiz Türkçe yorumdan) esinlenerek söz yazılmış, bir şekilde Türkiye ve Üsküdar temalarını içeren yorumlar var. Yazının ilk kısmında verdiklerime ek olarak benim karşılaştıklarım:

a) Bir başka Japonca yorum, Izumi Yukimura, (Usku Dara - 1954)
(https://www.youtube.com/watch?v=OW0SxkRAhvE

b) Üç farklı Amerikan şarkıcıdan üç farklı yorum. Sırasıyla Eydie Gorme, Eartha Kitt, Frank Slay (enstrümantel).
(https://www.youtube.com/watch?v=jH6OFS0dMVg)

c) İngiliz şarkıcı Karl Denver'den garip bir yorum.
(https://www.youtube.com/watch?v=TDKlj3xhNbg&list=UUEAH41Fao7_dM62iBCHtjdw

VII)  Son olarak şarkının ezgisinden esinlerek bestelenen farklı şarkılar mevcut. Kimisinde bu esinlenme açık bir şekilde belli iken, kimisinde ise arada sadece bir tını olarak seçilebiliyor.

a) Ahmet Adnan Saygun tarafından "Katibim Türküsü Üzerine Varyasyonlar" olarak düzenlenen koro yorumu, Boğaziçi Jaz Korosu
(https://www.youtube.com/watch?v=EvlMkN2MYEw)

b) Malezyalı yönetmen ve oyuncu P. Ramlee'nin Ahmed Albab (1968) isimli filmden Suria şarkısı (Malayca).  Yanlış okumadınız, şarkı Malezya'ya kadar ulaşmış.
(https://www.youtube.com/watch?v=RWuarzGampk

c) Bestenin en ünlü yeniden yorumlamalarından biri: Alman pop/disko müzik grubu Boney M.'in Rasputin şarkısı. Şarkı ile ilgili makalelerde bestenin "Katibim"i esas aldığı açık bir şekilde yazılmakta [12].
(https://www.youtube.com/watch?v=kvDMlk3kSYg)

d) Jazz, funk ve hip hop müzikleri harmanlayan Broooklyn Funk Essentials grubunun Freeway to Uskudar isimli şarkısı. Sırf Hüsnü Şenlendirici'nin klarnet solosu için dinlenmesi gerekir.
(https://www.youtube.com/watch?v=dqJE_beXj4Y

Bunlar benim bulabildiğim, genelde kayıt altına alınmış (albümde yer almış veya konserde, tv programında söylenmiş) kayıtlar. Eminim eski plaklarda yer alan veya sadece yerel sanatçılar tarafından söylenen bir bunun kadar ve belki de daha fazlası farklı yorumu bulmak mümkündür. Şayet sizler de farklı bir yorumla karşılaşırsanız veya hali hazırda biliyorsanız lütfen ufak bir yorumla bana bildirin. Örneğin henüz, olduğunu bilmeme rağmen, Arnavutça yorumunu bulamadım. 

Kartpostalda Eski Üsküdar Meydanı
Belki de bu şarkıya tüm insanlığın şarkısı desek abartmış olmayız. Tüm dünya milletleri için bir marş aransa benim adayım bu şarkı olur, benimle aynı fikirde olan birçok kişi de mevcut. Hatta Adela Peeva'nın belgeselinin ardından, 2006 yılında, bu şarkıdan yola çıkarak "Herkesin şarkısı - Çeşitliliğin ve kültüler arası anlaşmanın yaygınlaştırılması için bir aracı olarak müzik" isminde bir Avrupa Birliği Projesi bile verilmiş [12]. Şarkı hakkında başka güzel blog yazıları da bulabilirsiniz [13].  Aslında tek bir  şarkıdan halkların ne kadar çok birbirine benzediğini, barış ve huzur içinde yaşadıkları yıllarda ne kadar çok kaynaştıklarını ve artık "senin benim" kavramını bile kaybettiklerini görebiliyoruz. Zaten Adela Peeva kusura bakmasın ama bence bu şarkı kimin diye sormak bile yanlış, çünkü bizim coğrafyamızda aidiyetten söz etmek yanlışmış, komşumuzun olan bizim, bizim olan komşumuzunmuş. Ta ki gereksiz ve yozlaşmış bir milliyetçilik kafaları bulandırana ve çocuklarımızı zehirleyene dek.

Umarım herkesin birilerine kin kustuğu ve yakın coğrafyamızın türlü şekillerde kana bulunduğu bugünlerde bu yazı birşeyleri anlamak ve biraz enpati kurmak için vesile olur. O zaman Üsküdar'a gider iken alsın bir yağmur...  



Kaynakça
 
1) Refî Cevad Ulunay, Dağlar Kralı Balıkçı Ethem, Arba Yayınları, 1995
2) Ekşi Sözlük, "istanbul'dan üsküdar'a yol gider", https://eksisozluk.com/entry/5696906 
3) Michiko Hamamura, Katibim, https://www.youtube.com/watch?v=qVrFV69SjJM 
4) Sizzle Ohtaka Resmi Web Sitesi, http://sizzle-ohtaka.com/works/serenade.html?lang=en 
5) Filimadamı İnternet Sitesi, http://www.filimadami.com/film/8512/katip/ 
7) Reşat Ekrem Koçu, Tarihimizde Garip Vakalar, Doğan Kitap.
8) Ali Çolak, "Kâtibim’e İskoç saati ne güzel yaraşır", Zaman, 1995, http://www.zaman.com.tr/ali-colak/katibim-e-iskoc-saati-ne-guzel-yarasir_346879.html 
9) Eduardo Paniagua,  Morada Del Corazón albümü, http://worldmusiccentral.org/2003/11/04/the-hearts-abode-sephardic-sounds/
10) Adele Media, "Whose is this song?", http://adelamedia.net/  

Not: Verdiğim şarkı linklerinin hepsi yazının yayınlandığı tarihte çalışmakta. Şayet bozuk bir linkle karşılaşırsanız, bana bildirdiğiniz takdirde yenilemeye çalışırım.