4 Ağustos 2017 Cuma

Yağmur Yağıyor İstanbul Yüzüyor



Ben ortaokuldayken o zamanki adı ile Müze durağından otobüse biner, eve otobüsle giderdim. Çıkışta arkadaşım Arün ile buluşur yolumuzun aynı olması sebebiyle beraber binerdik otobüse. 

Hatırlıyorum da bindiğimiz otobüs Aksaray’da ortalama 15-20 dakika trafikte takılıp kalırdı. Sırf bu sebeple lise 1 mi lise 2’de mi ne otobüse binmeyi bırakıp Laleli’ye kadar yürüyüp tramvaya binmeye karar vermiştik. O zamanlar Eminönü-Cevizlibağ tramvayı iş çıkışında denk gelmediğin sürece gayet insani ulaşım imkanı sağlıyordu. Tramvayın Laleli durağı da Aksaray yönünde biraz daha ileride, 20 liranın üstünde bolca karşılaştığımız Mimar Kemaleddin'in 1922'de inşaa ettiği Tayyare Apartmanları'nın tam önündeydi.  Yokuşaşağı 10 dakikalık yürüyüşten sonra durağın tam üstüne çıkıyorduk.

Mezun olana kadar eve dönüşlerimiz böyle gitti. Bahsettiğim tarih 2000-2001 falan, yani bundan   neredeyse 20 sene evvel. Azcık yaşlanmışız da çaktırmayalım! Sonraları üniversite yıllarında bu Aksaray lanetine uzun bir süre daha katlanmak zorunda kaldım. Öyle ki otobüste sıkılıp Pertevniyal’in önünde inip eve yürüdüğüm çok olmuştur. 
Aksaray sular altında [1].

Temmuz (2017) ayı içinde İstanbul'u iki kere vuran aşırı yağışlarda bu mevzubahis Aksaray sapağı sular altında kaldı. İnternette şöyle ufak bir araştırma yapınca gördüm ki, tarihte bu ilk değilmiş. Ne yazık ki yandaki fotoğrafın tarihini bulmak pek kolay değil, ama mekan gene aynı, Pertevniyal Valide Camii'nin hemen önü, Millet Caddesi. Yani mevsim normallerinin dışında yağan en ufak bir yağışta burayı su basması senelerden beri değişmeyen bir gerçek.

Aksaray, 1970ler [2].
İşin daha da enteresan tarafı, şehrin artan onca nüfusuna rağmen yollarında benim lise yıllarımdan beri herhangi bir iyileştime yapılmayan Aksaray'da, meydan evvelden daha bir yeşilmiş. 1970lerden kalma diğer bir resimde, özellikle Pertevniyal Valide Camii'nin önünün, ne kadar yeşil olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Otobüslerin yüzdüğü, insanların otobüslerin çatısından balıklama atlayabildiği yer hep aynı yer!

Japonya özellikle yağmur mevsimi olan Haziran, Temmuz aylarında ve tayfun mevisimi olan Ağustos, Eylül aylarında bolca yağış alan bir ülke. Yağan yağmur genelde öyle 15-20 dakikalık da yağmıyor, bir başladı mı aralıksız birkaç gün devam ettiğine denk gelmişimdir şimdiye kadar. Peki buna önlem olarak neler yapılmış?

Tokyo, etrafında birçok nehrin yer aldığı bir metropol. Herhangi bir haritayı açıp bakarsanız, başta şehri çevreleyen Tamagawa, Kandagawa, Sumidagawa ve Edogawa nehirleri olmak üzere birçok akarsuyu görebilirsiniz. Zaten şehrin eski adı olan Edo da kelime anlamı olarak, haliç veya nehir ağzı manasında.

Tokyo nehirlerinden biri Meguro Nehri ve sakuralar (kiraz çiçekleri).

İnternette araştırdığımızda ve nehirleri yerinde ziyaret ettiğimizde gördüğümüz ise her bir akarsuyun zamanında ıslah edildiği ve gerekli önlemlerin alındığı. Dahası da var: Tokyo'nun kuzeyindeki Saitama bölgesinde Metropolitan Bölgesi'ndeki olası sel taşkınlarını önlemek adına devasa bir yer altı su boşaltım sistemi inşaa edilmiş. 2006 yılında inşaası tamamlanan sistemin amacı özellikle iklim değişiklikleri ile beraber artış gösterebilecek yağışlara karşı önlem almak. Sistem yerin 50m altında uzunluğu 6.3 km'yi bulan tünellerle birbirine bağlı, herbirinin içine bir uzay mekiği sığabilecek büyüklükteki su depolarından ve bu depolarda biriken sel sularını saniyede 200 metreküplük (yani her saniyede ufak çaplı bir yüzme havuzu) bir hızla Edo Nehri'ne ve oradan da Tokyo Körfezi'ne boşaltacak basınç kontrollü su tankından oluşuyor [3, 4]. Sistem 2 milyar dolardan fazlaya mal olmuş ve 200 senede bir oluşabilecek büyüklükteki su taşkınlarına dahi önlem alacak şekilde tasarlanmış. "Metropolitan Area Outer Underground Discharge Channel" adıyla internette arama yapıp resimlere göz gezdirebilirsiniz.

Metropolitan Bölgesi Su Boşaltım Kanalı, basınç kontrollü su tankının içi. 
Peki, bizimle Japonlar arasındaki fark ne? Japonların kara kaşı, kara gözü falan mı? 
Benim bunca senedir gördüğüm tek fark, burada insanların işi planına programına göre yapması, bilimsel verilere güvenmesi, teknolojiden sonuna kadar faydalanması ve başlarına gelen onca felaketten ders çıkarıp, aman efendim şu kadar yağmur yağdı, bu kadar deprem oldu biz ne yapalım demeden, doğanın tüm acımasızlığını göz önüne alıp kendilerini hazırlamaları. Yoksa şöyle çalışkanlar böyle zekiler gibi hurafeler de dâhil olmak üzere gerisi boş. Millet olarak şu üstte saydıklarımı zerre kâle almamak, her işi plansız programsız, günü kurtarmak ve yapmış olmak için yapmamız haricinde ben eksiğimizi görmüyorum. Ama bu eksikler de gördüğümüz üzere çok büyük eksik…

Ne diyelim, durmak yok, beton dökmeye devam!


Referanslar:

1) Eski İstanbul Fotoğrafları Arşivi, Aksarayı Sel Aldı, http://eski.istanbulium.net/post/100518095415/aksarayi-sel-aldi
2) Eski İstanbul Fotoğrafları Arşivi, Aksaray, 1970'ler, http://eski.istanbulium.net/post/105349844951/aksaray-1970ler

3)Scientific American, This massive underground complex protects Tokyo from floods, https://blogs.scientificamerican.com/plugged-in/this-massive-underground-complex-protects-tokyo-from-floods/
4) Wired, Check Out Tokyo’s Cavernous, Creepy, Totally Sci-Fi Drainage Tunnels, https://www.wired.com/2017/04/christoffer-rudquist-tokyo-drainage-system/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder