19 Nisan 2014 Cumartesi

Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin!

Bir blog sayfası oluşturmak fikri uzun zamandır aklımdaydı. Aslında, blog da yapmak istediklerimi tam karşılamayacak ama bir yerden başlamak lazım, devamı elbet gelir.

Efendim, bu daha çok bir gezi güncesi. Ama illa ki çok uzaklara gitmeye gerek yok. Aksine en çok bildiğimden başlayacağım; doğduğum ve büyüdüğüm şehir, Şehr-i İstanbul'u anlatacağım öncelikle. Şehrin gizlerini, bilinmeyenlerini bizlere süprizlerini paylaşacağım. Şehre uzaktan bakan ama yakinen bilen biri olarak sizlere tanıtmaya çalışacağım. Sonrasında diğer yerlere geçeriz...

Diğer yerler diyince tabi ki akla ilk an itibariyle, yaklaşık 3.5 senedir yaşadığım ülke, Japonya geliyor. Fırsat buldukça buralardan bahsedeceğim. Güzelliklerini, aradaki binlerce kilometreye rağmen bize benzerliklerini ve haliyle bizi şaşırtan şeyleri, farklılıkları anlatacağım. Arada tarihe ve geçmişe şöyle bir dalar çıkarım diye düşünüyorum. Belki kendimce dünyanın iki farklı ucunda aynı şeyleri tecrübe edebilmiş ve bir şekilde aralarında bağ oluşturmuş bu iki ülkenin tarihlerine değinirim.

İşin aslında belki bu denli uzun bir girizgah da yazmaya gerek yoktu. Sonuçta ismi üzerinde, "Ersin'den Muzır Neşriyat"; okuduklarınızın, öğrendiklerinizin hangisi muzır hangisi değil ona siz karar verin.

Buyrun başlayalım...  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder